Şeyma Kılıç: “Sorum dinî nikâh ve resmî nikâhla ilgili. Resmî nikâh yapıldığı takdirde dinî nikâh gerekli mi ya da resmî nikâh yeterli mi? Bir arkadaşım dinî nikâh olmasa da olur, asıl olan resmî nikâh dedi. Bana garip geldi, dinî nikâh yapıldığı zaman Allah katında nikâhlanmış olunmuyor mu zaten resmî nikâh yapılırken de (belediye başkanının bana verdiği yetkiye...) diyerek söze başlanıyor, yani sonuçta Allah katında olmuyor değil mi? Kafam karıştı açıkçası... Şimdiden çok teşekkür ederim.”
Nerede ve kim tarafından yapılmış olursa olsun; İslâmiyet’te nikâhın, dinin tanımladığı ölçülerde bir defa yapılması yeterlidir ve bu dinîdir. Yapılan nikâh resmî kayıtlara geçirilirse hem dinî, hem resmî olur. Dinî bağların ve Allah korkusunun zafiyete uğradığı günümüzde kıyılan nikâhın devletin resmî kayıtlarına geçirilmesi ve belgelendirilmesi kadının ve erkeğin ileride mağdur olmaması için önemlidir. Bu açıdan, devletin her hangi bir yetkilisinin nikâh işiyle ilgilenip bunu deftere kaydetmesi anormal bir gelişme değil; dinin de tasvip ettiği bir düzenlemedir. Günümüzde yapılan da budur.
Bir nikâhın İslâmiyet nezdinde geçerli ve makbul olması için şu şartların yerine getirilmesi gerekir:
1-Taraflar: Bunlar nikâhlanacak kız ve erkektir. Nikâh esnasında kız ve erkek hazır bulunmalı veya belirli olmalıdır.
Kız ve erkek kendileri için vekil tayin ederek nikâh kıydırabilirler. Fakat mümkünse kendi nikâhlarında kendilerinin bizzat hazır bulunmaları daha efdaldır.
Kız veya erkek belirgin değilse, meselâ, “Şu kızlardan biriyle” veya “Senin oğlanlarından biriyle” gibi belirsiz sözlerle nikâh olmaz.
2-İrade beyanı: Kız ve erkeğin, birbirlerini eş olarak aldıklarını kesin bir dil ile beyan etmeleri.
İrade beyanı şahitlerden birinin veya nikâh kıydıran kimsenin sormasıyla anlaşılabileceği gibi, hiç kimse sormadan da, kız ve erkeğin birbirlerini kendilerine zevce olarak, yani karı ve koca olarak aldıklarını beyan etmeleriyle de anlaşılır. Her iki durumda da bu irade beyanının şahitlerin gözü önünde gerçekleşmesi gerekir.
3-İki şahit: Kız ve erkeğin irade beyanlarına şahit olacak iki erkek şahidin nikâhta hazır bulunmaları ve buna şahitlik etmeleri şarttır.
4-Kızın velisinin nikâhta hazır bulunması: Peygamber Efendimiz (asm): “Velisiz nikâh olmaz”1 buyurmuştur. Yine Peygamber Efendimiz (asm): “Kız evlendirilirken fikri sorulur. Eğer sükût ederse kabul etmiş sayılır. Eğer istemezse, kızı evlendirmek caiz değildir”2 buyurmuştur.
Bu iki hadisten anlaşılıyor ki, nikâhta efdal olan, hem velinin, hem de kızın rızasının ve izninin bulunmasıdır.
Bu hadislerden hareket eden Hanefîler, akıllı olmayan ve ergenlik çağına ulaşmayan kızlar için hem velinin, hem de kızın rızasının ve izninin şart olduğunu; fakat akil-baliğ olan kızlar için yalnız kızın rızasının ve izninin yeterli bulunduğunu, bu kızların kendi rızalarıyla nikâhlanmak ehliyetine sahip bulunduklarını söylemişlerdir. Nitekim Ebû Hanife ve Ebû Yusuf’a göre, hür ve mükellef olan bir kadın, velisi olmadan, kendi rızasıyla nikâhlanabilir.3 Şafiilere göre ise ister çocuk olsun, ister akil baliğ olsun bir kız veya kadın kendi rızası alınmadan nikâhlanamayacağı gibi, velisinin izni olmadan da nikâhlanamaz.4
Bir nikâhın sahih olması için, nikâhları kıyılacak kız ile erkeğin ve bunlara şahitlik edecek şahitlerin hazır bulunmaları gerekir.
Ülkemizde dinin tanımladığı ölçülerde nikâh şöyle kıyılmaktadır (veya şöyle kıyılan nikâha dini nikâh dememiz mümkündür):
İki şahit huzurunda erkeğe, “Falancanın kızı falancayı hiçbir zorlama olmadan kendine eş (zevce=karı) olarak alıyor musun? (veya aldın mı?)” diye sorulur. Erkek, “Aldım” der.
Aynı soru kıza da sorulur: “Falancanın oğlu falancayı hiçbir zorlama olmadan koca olarak kabul ettin mi?” denir. Kız da, “Kabul ettim” der. Ve bunları iki şahit tam olarak işitirlerse nikâhları dinen kıyılmış olur.
Nikâhın kıyılması esnasında mehrin belirlenmiş olması şart değildir. Eğer mehir belirlenmemişse, nikâh yine sahihtir. Fakat kadın kocasından mehr-i misil almaya hak kazanmış olur. Mehr-i misil kocanın karısına borcudur. İleride kadını boşaması halinde kadının mehr-i misilini vermek kendisine vacip olur.
Nikâh kıymak için ayrıca birisinin bulunmasına gerek de yoktur. Eğer usûlünü biliyorsa, şahitlerden birisi de nikâh kıyabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder